Skip to main content
Durup dinlemeye başladığında gizemli bir hareket belirir ve bu gizemin içinde sağlık,
 keşfedilmek için bekler

Biyodinamik Kranyosakral Uygulama

“Kranyosakral” terimi, kafatası ve sakrum (kuyruk kemiği) yapılarını ve bunların anatomik bağlantılarını ifade eder. Uygulama kısaca, bedenin farklı katmanları boyunca kendini ifade eden süptil ritimlerin nazik ve hassas ellerle dinlenmesidir. Bu dinlemenin ortaya çıkardığı derin dinginliğin içinde merkezi sinir sistemi kendini yeniler, dinlenir ve kişinin ‘oluşunda’ olumlu/sağlıklı değişimi yaratacak gerekli düzenlemenin ortaya çıkmasına olanak sağlar.

Çalışmada zihin beden ve ruhun karşılıklı bağlantıları derinden kabul edilir. Sağlık için en iyi koşulları oluşturmaya, canlılığı teşvik etmeye ve iyi olma halini kolaylaştırmaya yardımcı olan etkili bir tedavi şeklidir. Uygulamanın amacı, beden ve zihindeki hastalık kalıplarının altında yatan ve onları yöneten kuvvetlerin çözülmesine yardımcı olmaktır. Bu, uygulayıcının vücudun ince ritimlerini ve herhangi bir eylemsizlik* bölgesini ellerinden dinlemesini içerir. Hassas dokunuşlar ve ölçülü gözlem yoluyla uygulayıcı vücudun hikayesini okuyabilir, konuların tutunduğu yerleri belirleyebilir ve ardından hastanın kendi fizyolojisinin yönlendirdiği şekilde iyileşme için gereken doğal öncelikleri takip edebilir.

Vücuttaki bu ince dürtülerin varlığı ilk defa Osteopat Dr. William Sutherlan tarafından keşfedilmiştir. Hayatı boyunca yaptığı çalışmalar sonucunda kanıtladığı bu hareketin “Yaşam Nefesi” olarak adlandırdığı doğal yaşam gücü tarafından üretildiği sonucuna varmıştır.

Çalışmanın amacı, Yaşam Nefesinin bedendeki ifadesini kolaylaştırmak ve böylece vücudun kendi kendini iyileştirme ve kendi kendini düzenleme yeteneğini geliştirmektir. Uygulayıcı Birincil Solunum hareketinin yeniden ortaya çıkmasına izin veren koşulları ustaca ve nazikçe teşvik ettiğinden bu invaziv olmayan bir şekilde yapılır. Ayrıca uygulayıcının derin ve net mevcudiyet kalitesi hasta için yansıtıcı bir ayna ve değişim potansiyelleri için paha biçilmez bir ipucu olabilir.

Biyodinamik Kavramı

Derinlerde bir yerde bütün yaşamı ve canlılığı düzenleyici bir hareket mevcuttur. Embriyoda mikroskobik hareketlilik olarak gözlemlenen bu hareket, hücresel aktivite alanlarının oluşturulmasını, korunmasını ve sürdürülmesini sağlar. Sağlıkla direk ilişkili olan bu hareketlilik duyusal bir deneyimdir ve Dr. Blechschmit tarafından bütünlük ya da biyodinamik kavramının tanımı olarak gösterilmiştir.

Biyodinamik, iyileşme süreçlerini yöneten, çok güçlü, derin, canlı ve hareket eden bütünlüktür. Bu yeni bir akımı değildir ve algısal olarak deneyimlenmesi gerekir.
Biyodinamik kısaca ahenkli bütünlük demektir. Bütünlük BirincilSolunumun hareketi ve onun beden sıvıları içinde terapötik süreçleri yöneten güçlü algısıdır.

“Biyodinamik uygulayıcı, kendini okyanusun en dibine yerleştirerek  danışanlarınana ve kendine  muazzam bir nezaketle yaklaşır. O gerçek bir denizaltı mürettebatıdır ve görevi denizaltı yaşamının güzelliği yüzerek geçerken, uygulayıcı ve danışanın içinde devam eden nazik bir açılma sürecinin tanıklığıdır”
Michael Shea

Deneyim

Her seansın farklı olduğu gibi her bir bireyin uygulamaya vereceği yanıt da farklı olacaktır. Bir çok danışan seans sırasında sıcaklık hissi, karıncalanma, beden boyunca dalgalanma, dolaşımın hızlanması, hafifleme, sinir sistemini deşarjına bağlı sinyaller gibi fizyolojik geri bildirimler verir. Bunlarla birlikte oluşan dinginlikte rahatlama ve uyku halleri sıklıkla görülür. Derin dinginlikte kişi ilham verici rüyalar ya da görüler görebilir.
 Çoğu bütünsel terapide olduğu gibi vücut kendini yeniden düzenlerken ve daha önceden tutulan kalıpları serbest bırakmasına bağlı olarak danışanlar seans esnasında ve seanstan sonra hafif bir rahatsızlık hissedebilir. Bedende bulunan mevcut stres kalıpları nazik bir şekilde kendini su yüzüne çıkarabilir.
Birincil Solunumun biyodinamik düzenleyici kuvvetlerine ve dinginliğe tanık olunur ve danışanın vücudundaki kendi kendini iyileştirme potansiyeli, uygulayıcının engellemesi veya müdahalesi olmadan ortaya çıkar.

Nasıl ?

Biyodinamik çalışma, çoğunlukla danışan sakin ve huzurlu bir ortamda tamamen giyinik olarak uzanırken gerçekleştirilir. Tedavi genellikle, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak tüm kişiyi kaplayabilen ve çoğu zaman bir hafiflik ve rahatlık hissinin eşlik ettiği çok derin bir gevşeme olarak deneyimlenir. Uygulayıcı bedenin belirli bölgelerine hassas ve nazik bir dokunuşla çalışmayı sürdürür. Çalışma ortalama 90dakika kadar sürer.

Uygulama katartik, serbest bırakma tabanlı bir çalışma değildir. Aksine bedenin kaynakları sayesinde tutulan stresin kapsanıp dönüştürülmesi için alan açılır. Bu şekilde danışan kendi içsel gücüne ve sağlığına kavuşur. Ortaya çıkan süreçler kişinin kaynağına bağlıdır bu nedenle de uygulama tek seferlik bir serbest bırakmadan ziyade ilerleyen bir süreç haline gelir. Kişi çalışmada derinleştikçe kaynaklar artar ve sağlıklı oluşu yaratacak potansiyel ortaya çıkar.

Kimler

Hastalıklar, travmalar, tekrarlayan ve çözülemeyen sağlık sorunları ya da kişisel gelişimine destek arayananlar, bütün sıvı duyumlarını, kişisel hislenim ve beden farkındalıklarını yeniden uyandırmak, beden içerisindeki derinliği keşfetmek, ruhsal, fiziksel ve duygusal refahlarını arttırmak amacı ile bu çalışmayı tercih edebilir.

Bebek ve çocuklarda özellikle değerlidir. Erken yaşta sağlık kalıplarının oluşturulması o bireyin hem sağlığı hem de yetenekleri dolayısıyla tüm geleceği açısından önem arz eder. Danışanlar, travmatik anıları zorunlu olarak yeniden tetiklemeden gömülü etkilerini nazik bir salınımla deniyimleyebilirler. Bu Yaşam Nefesi ile bağlantı kurmanın eşsiz bir özelliğidir.
Kranyosakral terapi olumlu etkileri bütünleştirmeye ve sürdürmeye yardımcı olabileceği zaman diğer terapi ve tedavileri tamamlayıcı amaçla kullanılabilir. Doktorunuzdan aldığınız tavsiyenin veya aranızdaki ilişkinin yerini alması planlanmamıştır.

Neleri Tedavi Edebilir ?

Çalışma semptomlarından çok insanları tedavi eder. Fiziksel, zihinsel, ruhsal zeminde sağlıklı, dengeli bir durum yaratmak ve sürdürmekle ilgilenir. Bu temel refah durumu, vücudun kendi iyileştirme mekanizmasının en iyi düzeyde çalışmasını sağlar.

Biyodinamik Kranyosakral Uygulama farklı derinliklerde çalışır ve vücuttaki bir çok yapıya etki eder. Vücudun kas-iskelet sistemi, sinir sistemi, kardiyo vasküler sistemini, bağışıklık sistemini, organlarını, bağ dokularını, sıvılarını ve enerji sistemlerini direkt olarak etkiler. Kişiyi bütün olarak ele aldığı için kişinin tamamını ve kişinin herhangi bir bölümünü etkileyen tüm koşulları etkileyebilir. Bu nedenle çalışma çok geniş bir uygulama alanına sahiptir.

Özellikle aşırı aktif sinir sisteminin kendisini yeniden düzenlemesine yardımcı olur ve böylece dinlenme, huzur ve bütünlük kendiliğinden ortaya çıkar. Sistemimizi “savaş ya da kaç” modunda koşmak yerine uyku ve sindirim gibi kendini onarma ve gençleştirme fonksiyonlarını destekleyecek şekilde rahatlatarak yavaşlatır. Bu şekilde bedende tutulan stres kalıpları serbest bırakılabilir veya hızlı tempoda ilerleyen yaşantının günlük stresinden kurtulunabilir.

Bu terapi, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çok çeşitli tıbbi problemler ve semptomlar için faydalı olacaktır:
- Migren, baş ağrısı, kronik ağrılar,
- Motor koordinasyon bozuklukları, Merkezi sinir sistemi bozuklukları,
- Travmatik beyin yaralanmaları ve beyin sarsıntıları,
- Ortopedik sorunlar, Otizm,
- Alzheimer hastalığı, omurilik yaralanmaları, skolyoz,
- Gebe kalma, hamilelik, doğum, pediatrik problemler,
- Kronik yorgunluk, duygusal zorluklar, depresyon,
- Uykusuzluk, stresle ilgili sorunlar,
- Temporomandibular eklem sendromu, bağışıklık bozuklukları,
- Travma sonrası sendrom, ameliyat sonrası rehabilitasyon,
- Kovid sonrası rehabilitasyon

Dinginlik

Biyodinamik uygulama hiçbir şey yapmama sanatıdır. Düzeltme çabası ya da yargılama yoktur. Olanın kabulüyle ve kalpten dinleyişle derin dinginlik oluşur. Bu dinginlik cansız ve boş değildir, aksine canlı ve dinamiktir. 
Potansiyel, Dinamik Dinginliğin içinden doğar. Yaşamın ilk başlangıcından itibaren, yavaş yavaş iki tamamlayıcı(karşıt) kuvvete kutuplaşma eğilimi vardır. Dinamik Dinginlikte bu iki kutuplaşma, kavramsal ve kavramsal olmayan deneyim anlamına gelir. Kavramsal olmayan farkındalığın derinlerine inmek bütüncül yaklaşımın temel hedefidir. Dinginliğin devamlılığı sağdan sola(conceptual <-> nonconceptual) hareket halindedir. Bu hareketlilik içinde kendi zamanlamasında Dingin Nokta kendini belli eder. Dingin noktada ritimler sessizleşir ve bütün beden dinginlik durumuna girer. Bu nokta hem zihin hem de beden için derin bir fizyolojik dinlenme evresidir. Bedenin, dolayısıyla sinir sisteminin kendine reset atma sürecidir. Bu sayede bedenin kendini şarj edebilir ve Yaşam Nefesinin bedendeki ifadesini arttırır.

Sağlık

Sağlık her zaman mevcuttur. Dolayısıyla sağlık, yalnızca hastalık, semptom veya sorunların yokluğu değil, yaşam boyunca bizi ayakta tutan tüm yaşamsal gücün uyumlu işbirliğidir. Sağlık, ana rahmine düştüğümüz andan beri bizimledir ve öldüğümüz güne kadar da bizimle olmaya devam edecektir. O, asla hastalanmaz. O, evrenin içimizde var olan bir fonksiyonudur. Sağlık gerçek anlamda algılanabilse, onun asla kaybolmadığını keşfederiz. Yapı ve fonksiyonun karşılıklı olarak birbirlerine bağlı olduğunu, bedenin ise kendi kendini iyileştiren, kendini düzenleyen ve kendini bütünleyen bir varlık olduğunu keşfederiz.
Biyodinamik kavramlar, sağlığın semptomda veya hastalıkta bile mevcut ve tanınabilir olduğunu anlar. Hareket ve durgunluk arasındaki dengeli ritmik alışveriş, her hücrenin ve vücudun tüm sıvılarının metabolik işlevlerini düzenler. Sağlığın ifadesi, gelgitin gücünde hissedilir ve sağlık kendini hareket olarak ifade eder.

“Hücre ve dokuların birincil solunum hareketlerini ifade etme yeteneği, sağlık durumumuzu belirlemede kritik bir faktördür. Bu ritimler dolgunluk ve denge içinde ifade edildiğinde, sağlık ve esenlik doğal olarak kendiliğinden takip eder”

Yaşam Nefesi

Yaşamın Nefesi, yaşamı yaratma ve sürdürme konusundaki evrensel niyeti ifade eder. Bizi doğal sağlığa yeniden bağlayan ve dinamik, sürekli değişen gerçekliği ifade eden yaratıcı yaşam gücüdür. Yaşam Nefesi vücutta, Birincil Solunum olarak ifade eden terapötik bir güçtür.

Birincil Solunum

Birincil Solunum bedende kendini düzenli ritim ve dalgalanma hareketi olarak ifade eden bir iç nefestir. Akciğer solunumundan önce var olduğundan ayırt etmek amacıyla Birincil olarak adlandırılmıştır. Bu solunum gebelik döneminden bu yana, rahim içi yaşam sırasında mevcuttur. Embriyonun gelişimine katkıda bulunur, buradaki süreçleri yönetir ve tüm yapılara canlılık verir.

Birincil Solunum düzenleyici döngüler, ve istemsiz ritimler olarak algılanır. Bu ritimlerin oluşturduğu devinim vücudun merkezinde ortaya çıkar, merkezi sinir sistemini, beyin-omurilik sıvısını ve çevre zar/kemikleri içerir. Bu yapılarda belirli belirsiz gerçekleşen istemsiz hareketi yaratır. Bu ritimlerin mevcudiyeti, Yaşam Nefesinin bedendeki dağılımını gösterir ve fonksiyonların sağlıklı oluşuyla direkt olarak alakalıdır.

Birincil Solunum

Birincil Solunumun Nefes Alış evresinde, bedenin orta hattı etrafına yönelmiş bir devinimle iç rotasyon meydana getirir. Sıvı ve dokular yukarı doğru yükselir ve beden yanlara genişler. Nefes Veriş evresinde ise tam tersi yani iç rotasyon meydana gelir: beden yanlardan daralır ve uzar.

Bu hareketler, bedenin bütün bölümlerinde kendilerini gösterir ve muayene edilebilen ritimler meydana getirir. Nefes alış ve nefes veriş evreleri birlikte bir ritmik döngü oluşturur. Birincil solunumun bedende farklı hızlarda ifade ettiği Üç ana ritim bulunur :

Uzun Gelgit : Yavaş, sabit döngüsel bir kuvvet. Vucuda nufuz eder ve canlandırır. Bedenin merkezinden ufuklara uzanır.

Kısa Gelgit / Sıvı Beden : Sıvı bedenin bütününde meydana gelen dalgalanmadır. 12snlik nefes alış ve nefes veriş döngülerinde kendini ifade eder.

Kranyal Ritmik Dürtü(CRI) : Vücut yapıları ve dokularındaki ritmik harekettir. Biyodinamik çalışmada bu hızlı ritimle çalışılmaz

Uzun Gelgit

Uzun gelgit Yaşam nefesinin bedenin içinde ve dışındaki mevcudiyetidir. Hem beden içerisinde hem de bedenin etrafında algılanabilen bir alan olgusudur. Bireysel hale gelmiş evrensel bir güçtür ve okyanusun dibine inmek gibi hissedilir. Etrafımızı saran bu gizemli denizin elle tutulur, somut halidir. Oluş planını (blueprint) enkarnasyonun tüm yönlerine nüfuz etmesini sağlayan işlemdir. Orjinal oluşu taşıdığı gibi onarımı yani enkarnasyonu bu tam hale geri getirmeyi de taşır. Orta hattan ufka kadar kendi ritminde ileri ve geri hareket eder. Varlığımız onun bu nefesiyle form alır.
Uzun gelgit yatay düzlemde 50sn nefes alış ve 50sn nefes veriş şeklinde bedene bilincini solur.

CRI / Kranyal Ritmim

Kranyal Ritim (CRI) soma ve otonom sinir sistemi ile ilişkilidir. KRİ esasen vücudun her bir bölümünün bir diğeriyle olan ilişkisine bağlı olarak nasıl hareket ettiğini ifade eder. CRI ritmi Otonom sinir sisteminin yaşanılan kültürün getirdiği hız ve yaşam stresine uyarlanabilen karşılığıdır. Orta ve Uzun gelgite göre çok daha hızlı ritimler içerir. Biodinamik yaklaşımda bu ritimle terapatik bir güç olarak çalışılmaz. CRI bedenin Orta ve Uzun gelgitle olan ilişkisinin hüküm sürmesini sağlar.

Orta Gelgit

Bedenlenme ile ilgili olan Orta gelgit, Yaşam Enerjisinin vücut sıvılarına ve hücrelerine nüfuz etmesinden sorumludur. Fiziksel canlılığın özüdür ve mevcudiyeti, tüm dokularda sağlığı ve iyileşmeyi destekler.
Birincil solunumun rehberliğinde Orta gelgit orijinal matrisi/blueprint’i yaşam gücüne dönüştürür. Bilginin beden içine ve etrafına transfer edilmesinin bir diğer yöntemi Orta Gelgit tarafından oluşturulan manyetik alan sayesindedir. Bu alanın dinamosu kalptir ve kendi nöron sistemine dolayısı ile beyne (kalp beyni) sahiptir. Bu elektromanyetik alan sayesinde tüm beyin ve bedenle iletişim halindedir.
Orta gelgitin kendi temposu vardır ve 12-15sn nefes alma, 12-15sn nefes verme şeklinde kendini ortaya koyar. Bedenin akışkan bir sıvı formu olarak hissedilir. Yaşamın moturudur ve Hindu metafizik sistemindeki Kundalini Vakti enerjisiyle bağlantılıdır.
Orta gelgit şok ve travmaları üzerinde barındırır. Bu gibi stresler bedende süreksizliğe, bedenin bütünlüğünü bölünmesine, ve hatta belli bölümlerin bilinçten kopmasına neden olur(eylemsiz noktalar). Bedenin termal düzenleme sistemi, bahsedilen kopukluktan dolayı ortaya çıkan sorunları isimlendirmekte güçlük çeker. Bu anlamda Orta gelgit bedenin düzensizliği ve sağlığını oluşturan güçleri tutar.

Süredurum Modeli

Hayatımız boyunca bedenlerimiz, herhangi bir stres ve travma ile nasıl başa çıkabileceğimize göre kalıplanır ve koşullanır. Her hangi bir nedenle oluşan stres veya travma bunaltıcıysa vücutta süredurum(eylemsilizk) bölgeleri olarak kilitlenir – ta ki işlenmelerine ve serbest bırakılmalarına izin verebilecek kaynaklara erişebileceğimiz zaman kadar. Bu süredurum bölgeleri, Yaşam Nefesinin doğal ritmik hareketini etkiler ve bu nedenle sağlık için temel planımızın hücresel düzeyde tezahür etme yeteneğini engeller.
Süredurum noktalarının yaygın nedenleri fiziksel yaralanmalar, duygusal ve psikolojik stresler, doğum travması ve toksisitedir. Bu stresin birikmesiyle, dokular çözülmemiş deneyimlerin hafızasıyla damgalanabilir. Bu nedenle, uyarıldığında tekrar oynamaya devam eden bir kaset gibi davranabilir.
Beden, sürekli kendini düzeltme yoluyla kendini yenilemek üzere tasarlanmıştır. Bu aynı ilkeler psişenin, ruhun ve ruhun iyileşmesi için de geçerlidir.

İletişim & Randevu

info@kemalsezen.com
+90 544 414 67 11

Kemal Sezen

Randevu ve İletişim

T: +90 544 414 6711
E: info@kemalsezen.com